“Halk” aslında, bütün yaratılmışları ifade eden bir kavramdır. Ne var ki bu kelime zaman içinde, “insan toplulukları, millet, bir bölgede yaşayan gruplar” şeklinde özel anlamlar kazanmıştır.
Diğer taraftan bazı kesimler halk’ı, “yönetilen, güdülen, kafası pek çalışmayan, –eğer idare demokrasi ise- sadece oyuna değer verilip oyuna getirilen insan sürüsü” olarak düşünmektedir. Bu sebepten olacak ki, “aydın kesimi, yönetici kesimi ve halk kesimi” ayrımı yapılmaktadır.
Bir de lügatlerde “halka inmek” deyimi var. Bunun anlamı, “halk aşağı seviyededir, ona bir şey anlatmak istiyorsanız, durumunu hesaba katmanız gerekir” demektir.
Kendisi kötü yolda olup da başkalarına doğruluktan bahsedenler için de, “halka verir talkını (telkini) kendi yutar salkımı” denir.
Bir de “Halka hizmet Hakk’a hizmet” deniliyor.
Bununla kastedilen şu olsa gerek:
Siz halka hizmet ederseniz, onun Yaratıcısını (Hakk’ı) memnun ettiğiniz için yücelirsiniz…
Yalnız bunun için halkı da Hâlık’ı da çok iyi bilmek gerekir.
Meselenin özü burasıdır.
Ne yazık ki “halka hizmet” kavaramı çok sulandırılmış.
Meselâ ihtilâl yapanlar da bunu söylüyor, halkı soyanlar da, aldatanlar da, oyunu isteyenler de, kanını emenler de… Dünyanın en zâlim diktatörlerine de sorulsa, şüphesiz aynı cevabı verecektir.
Bazılarına göre bu “halk”, kişinin sadece kendisi…
Bu Temel’in balığını hatırlatıyor…
Sormuşlar, balık nedir?
Hamsi, demiş.
Ya diğerleri?
Ha, onlar…
Dayısı, teyzesi, yeğeni vs…
Bir ara mali durumu iyi olan birisine sormuştum…
–Halka hizmet faslından yakacak yardımı alıyor musunuz?
Sıkılarak cevap vermişti…
Muhtar yazdırmış, dedi…
Demek ki muhtara göre halk o!
Anlaşılıyor ki burada, “gör beni, göreyim seni” ilişkisi var.
Bilgi ve tecrübesine bakılmadan bazı makamlara tepeden inme tayin edilenler de, kimilerine göre, bir çeşit halk sayılıyor.
Mesele gerçekten mühim… Çok iyi düşünmek lazım…
Halka hizmet, pekâlâ haksızlığa ve şeytanlığa hizmet de olabilir!