Prof. Dr. Abdullah ÖZBEK

RAMAZAN TERBİYE EDİYOR MU?

Genel anlamda ibadet, Yaratıcı’nın rızasına uygun olarak yapılan bütün düşünce ve hareketleri kapsar. Bun anlamda bir Müslüman, isterse, hayatının tamamını ibadet haline getirebilir.

Kur’an’da emredilen ibadet anlayışı aslında budur.

Diğer taraftan namaz, oruç, hac gibi, belirli imkân ve zamana bağlı olarak yapılan ibadetler de vardır. İbadet denilince daha çok bunlar anlaşılmaktadır.

İbadetlerin kulluk yanında, insanları terbiye etmeözellikleri de vardır.

Kur’an, doğru dürüst kılınan bir namazın insanı kötülük yapmaktan alıkoyacağını bildirir.

Burada şöyle bir mantık yürütülebilir:

Eğer kişi kötü işler yapmaya devam ediyorsa, kıldığı namazı sorgulamalıdır. Nitekim Yunus bu konuda kitabın ortasından konuşur:

Eğer bir gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil.

Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil.

Hac çok yönlü bir eğitim alanıdır. Ne var ki günümüzdeki uygulamalara bakılırsa, bu gaye hemen hemen hiç gerçekleşmemektedir.

Oruç ise, vazgeçme esasına dayalı çok anlamlı bir ibadet türüdür. Başta sahurdan akşama kadar yemek içmekten uzak durulacak. Vücuda gıda olarak bir şey girmeyecek. Ayrıca kötü söz söylemekten ve dedi kodudan uzak durulması da tavsiye edilmiştir.

Ama bakıyorsunuz, oruç tutanlardan kilo alabiliyor… Hem yemeyeceksiniz, hem de kilo alacaksınız… Bu işte bir terslik yok mu? Demek ki öğleyin yenilemeyenler akşamın üstüne fazlasıyla bindiriliyor.

O davet bu davet, koşuşturanlar az değil. İftara biraz erken yetişeceğim diye, trafiği alt üst edenlerin nasıl bir yol tuttukları açık. Esnaf ve bir kısım üretici, fırsat bu fırsattır deyip fiyatlara tavan yaptırıyor. Hem de insafsızca…

Duygusal sömürüler de bu ayda fazlasıyla gün yüzüne çıkmış vaziyette. Onun için, şu ya da bu ad alında, pek çok dilenci türleri ortalıkta kol geziyor. Bunlar arasına cami kürsülerinden resmen çağrısı yapılan yardım taleplerini de katabiliriz.

Yine bu ayda, medya Müslümanlığı ve işin cambazı olmuş hoca türleri, halkın farklı bir eğlencesi olmuş durumda… Hurâfe (uydurma) dini bilgiler ise, her zaman olduğu gibi rağbette.

Bir de şu her yıl umreye gitme sevdasına tutulmuş kişiler var… Bunların çoğunun, oralarda kalabalık oluşturmaktan ve kendilerini kandırmaktan başka yaptıkları bir şey yok.

Maalesef Diyanet, ne hactan ne de umreden elini çekiyor! Bu da, bazı dini mahzurlar yanında, mevcut din hizmeti görenler arasında, dinin hiç de tasvip etmediği yarışlara ve küskünlüklere; hatta kızgınlıklara sebep oluyor.

Aslında bu konuda söylenecek o kadar çok şey var ki…

Tabiî ki bu olup bitenlere bakıp ümidimizi kesmiş değiliz…

Elbet her gecenin bir sabahı vardır!

Yorum Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir